15 Ağustos 2017 Salı

BİR AHLAT SEVDALISI DAHA ARAMIZDAN AYRILDI NAZAN SEZGİN’İ KAYBETTİK

BİR AHLAT SEVDALISI  DAHA ARAMIZDAN AYRILDI; NAZAN SEZGİN'İ KAYBETTİK
Nazan Sezgin, Ahlat’ta Hükümet Tabipliği yapan Dr.Cavit Sezgin Bey’in iki kızından biriydi. Nazan Hanım Ahlat’ta dünyaya geldiği için, inanılmaz bir Ahlat sevgisi ile dolup taşıyordu.
Her ortamda, her toplantıda Ahlat adını gündeme taşımaktan büyük zevk alır gurur duyardı. Ahlat konularında çeşitli medya organlarında çok sayıda yazıları, makaleleri yayımlanmış, Ahlat ile ilgili konferanslar vermişti.
Ahlat Gazetesi’nde de pek çok kereler yazıları yayımlandı. Ahlat’ı görmek için yanıp tutuşuyordu. Bu konuda ona bir söz de vermiştik, sözümüzü yerine getirme fırsatını bir türlü bulamadık ve aramızdan ayrıldı.
8 Mayıs 2008 tarihinde Ankara’da Altınpar’ta Vakıflar Haftası kapsamında geniş katılımlı bir kültürel etkinlikte Ahlat Kültür Sanat ve Çevre Vakfı olarak bir sergi açmıştık. Sergi, Ahlat ve Bitlis’in tanıtımı ağırlıklı bir konsep içeriyordu.
Çok yoğun bir duygu seli yaşanıyordu, bir ara kalabalığın arasından sıyrılarak bize doğru gelen uzun boylu esmer bir bayan “Ben de Ahlatlıyım” diyerek söze başladı.
Sevgiyle karşıladık, ikramlarda bulunduk, memnuniyetini dile getirdi ve bize Ahlat’lılık serüvenini anlatmaya başladı. Biz de öyküyü ilginç bulduğumuz için can kulağıyla dinlemeye başladık.
“Benim adın Nazan Sezgin. Ben de Ahlatlıyım, ancak Ahlat’ı hiç görmedim. Burada Ahlat adını görünce büyük bir heyecanla koşarak buraya geldim.
Benim babam Dr.Cavit Sezgin 1949 yılında Ahlat’a Hükümet Tabibi olarak atanmış. Yeni evli olduğu annem Sevim Hanım’ı da alarak Ahlat’a gitmişler. O günün koşullarında küçük bir ev tutup görevlerini yapmaya başlamışlar.
Bir gün Ahlat’a karı-koca bir yabancı çift gelmiş.  İngiliz vatandaşı olduklarını, İngiltere’nin İstanbul Konsolosluğundan geldiklerini söylemişler. Ahlat’ta o dönemde konaklama tesisleri olmadığı için, durumu uygun olan bir ailenin evlerinde konaklamaları uygun görülmüş. Bu koşullara uygun olan aile ise, yeni evli, pırıl pırıl bir aile olan Hükümet Tabibi Dr.Cavit Bey’in evi tercih edilmiş.
Konuklar burada günlerce kalıp ağırlanmışlar. Gördükleri ilgi ve itibardan dolayı oldukça memnun kalmışlar. Bu memnuniyetin verdiği güven olmalı ki İngiliz çift sonunda gerçek amaçlarını açıklamışlar.
Biz İngiltere’nin İstanbul Konsolosluğundan geliyoruz. Ermeniler, Birleşmiş Milletler’e başvurarak, Doğu Anadolu’da kendilerinin eserlerinin olduğunu, inanmıyorlarsa gidip yerinde görebileceklerini bildirmişler. Biz bunun için buradayız.
İngiliz Hükümeti, bu asılsız iddiayı araştırmak için bu iki ajanını Ahlat’a göndermiş. Bu bilgiyi alan Ahlat Hükümet Tabibi Dr.Cavit Bey, durumu derhal dönemin Ahlat Kaymakamı Kenan Aybek’e bildirmiş.
Kaymakamlık, bu iki İngiliz ajanına bir araç ve bir de rehber tahsis ederek, Ahlat’taki Dünyanın en büyük İslam mezarlığı olan muhteşem tarihi alanların gezdirilmesini sağlamış.
İngiliz ajanlar, bu asılsız iddiaların gerçek olmadığına kanaat getirerek, gördükleri bu itibarlı günlerinin ardından Ahlat’tan ayrılmışlar. Ayrılırken konuk olarak kaldıkları ev sahiplerini İstanbul’a davet etmeyi ihmal etmemişler.
Dr.Cavit Sezgin Bey,  Ahlat’taki hizmetlerine devam ederken, Ahlat’ın o dönem ileri gelenleri dönemin politikacılarına şikayet etmişler. Bu sırada Cavit bey’in eşi Sevim Hanım sekiz aylık hamile imiş. Dr. Cavit Bey’in tayini sürgün olarak Urfa’nın Viranşehir İlçesine çıkmış. Oraya gidişlerinin hemen ardından hemen Nazan Hanım dünyaya gelmiş.
Nazan Hanım; ben Ahlat’ta doğmadım ama kendimi Ahlatlı sayıyorum. Ahlat’ı hiç görmedim, Ahlat Selçuklu Mezarlığı’nın korunması, geleceğe taşınması için büyük mücadele vermekteyim. Konu ile ilgili olarak çeşitli mercilerle yazışma halindeyim. Bir gün Ahlat’a gitmek ve orada bir konferans vermek en büyük idealimdir, diyor.
Nazan Sezgin Hanfendi, entelektüel bir Türk aydını, bundan böyle yazıları, fikirleri ile Ahlat Gazetesi’nde olacak. Siz değerli okurlara hitap edecek.
Hoş geldiniz, Saygıdeğer Nazan Sezgin Hanfendi.”
İşte böyle bir Ahlat sevdalısıydı Nazan Hanım. Ahlat ile ilgili nerede bir haber çıksa, nerede bir yazı yayımlansa, olumlu olumsuz ne gibi bir gelişme olsa ilk işi bizi bilgilendirmek olmuştur.
Gerektiği zaman olumsuz yanıtlara karşılık vermek için mücadele vermiştir. Ahlat’a toz kondurmamıştır. Ahlat sevgisi ile yanıp tutuşmuştur. Bu sevgisini bildiğimiz için kendisine defalarca Ahlat’a gitme sözü vermemize karşın bu görevimizi yerine getirme şansımız olmadı. Bu yüzden kendisine borçlu olduğumuzu biliyoruz.
Ne var ki Nazan Hanım’ın bu Ahlat sevgisine bizler de onun adına kaldığı yerden devam etme sözü vermekteyiz. Her ortamda, her platformda onu anarak borcumuzu ödeme çabası içinde olacağız.
Nurlar içinde uyu Nazan Hanım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder